21 Kasım 2012 Çarşamba

DİNAZORLAR PARTİSİ :)


Dün gece İSOFF’u dinozorlar bastı.

Gerçi 4x4 dinozorların çılgınlık, enerji ve bir tutamdan fazla çocuk ruh ve neşesi barındırma konusunda yeni nesil üyelerden bir farkları yoktu, hatta bazılarının fazlası olduğunu bile iddia edebilirdik (bakınız Tardu abi). O nedenle taş devrinden günümüz dünyasına ulaşmayı başaran tarih öncesi kişileri normal üyelerden ayırmak için dikkat ve hafıza gerekiyordu.

İSOFF’un kuruluşunu yaşamış, ilk off-road yarışlarında start almış, ilk ekspedisyonlara katılmış, ilk Yönetim Kurullarında çalışmış, efsanevi Adana yarışlarına katılmış, kendileri dışında kimse off-road nedir bilmediği için ne spor yaptıklarını millete açıklamakta sayısız sıkıntı yaşamış, zamanın muteber dergi ve televizyonlarında  “çılgın sürücüler”, “adrenalin tutkunları”, “yoldan çıkanlar” olarak nitelendirilmiş ilk İSOFF’lu off-road’cular Salı toplantısında ani bir baskın verip bir araya geldiler (bakınız Turan usta).

Ortalık en eski, en yaşlı, en kıdemli üyelerden geçilmiyordu, ama bazı kişiler söz konusu olduğunda bu üç özellik tek kişide toplanabiliyordu (bakınız Sinan). Gece en çok konuşulan konu, kimsenin değişmediği, hala 20 yıl öncesi gibi göründüğü oldu (bakınız ben. Şu an taş çatlasa 27 olmama rağmen hala 7 yaşında görünüyorum. Aksini iddia edeni taş baltamla paralarım). Derken hain ellerce ortaya saçılan bazı fotoğraflar bazı değişikliklerin vuku bulduğunu belli etti, ama yine de genel kanı bu değişikliklerin iyi yönde olduğu yönündeydi (bakınız Müfit’in eski fotoları).






Tüm itirazlara rağmen yine bir dolu fotoğraf çekildi, ki elden ele dolaşan eski fotoğrafların yarattığı şoklar dikkate alındığında, 20 sene sonraya delil bırakmanın pek akıl karı olmadığı gün gibi belliydi. Görünen o ki İSOFF’un dinozor adayları, yeni nesil off-road’cular, henüz kafalarında kavak yelleri estiği için bu tehlikenin farkında değillerdi. 20 sene sonra çok güleceğiz yani.

Taş devrinden bugüne kendilerini ışınlayan eskiler, özel taş devri pastasını afiyetle kesip yediler (bakınız Fred-Wilma Çakmaktaş ile Barny-Betty Moloztaş fotoları), 1993 yılından kalma dergilere tekrar bakıp yarışlarda hala aynı taklaları attığımızı görüp şaşırdılar, unuttukları eski araçlarını görüp gözleri yaşardı (bakınız Selahattin).

Genel istek üzerine Levent Adana yarışlarını tekrar anlattı (bu arada yeni nesil off-road’cular için özelikle belirtmeden edemeyeceğim, hayatımda en çok eğlendiğim, en çok delirdiğim, rakip yarışçılarla birlikte en çok yardımlaştığımız, en çok güldüğümüz yarışlardı. Yani off-road’u sevme nedenlerimin tamamını kapsıyordu.)

Sonuç olarak off-road yapsa da yapmasa da off-road’cunun zamandan bağımsız bir tip insan olduğu konusunda hemfikir olduk. Hepimiz büyümüş, olgunlaşmış, hafif kelleşmiş, çoluk çocuğa, toruna karışmış, göbeklenmiş olsak da hala aynı kıpır kıpır ruha sahip olduğumuzu fark ettik.

Darısı genç dinozorların başına.